İleri Derecede Diş Eti Çekilmesi Tedavisi Nasıl Yapılır?

İleri derecede diş eti çekilmesi, diş kök yüzeylerinin açığa çıkmasıyla karakterize periodontal bir patolojidir. Bu durum, dentin hassasiyeti, kök çürükleri, görsel kaygılar ve diş kaybı riski gibi klinik semptomlara yol açabilir. Çekilmenin derecesi ve etiyolojisi, uygulanacak tedavi protokolünü belirleyen ana faktörlerdir. Konservatif yaklaşımların yetersiz kaldığı ileri vakalarda, cerrahi yöntemler diş eti dokusunun rekonstrüksiyonunu hedefler.

Başlangıç Değerlendirme ve Etiyolojinin Tespiti

İleri derecede diş eti çekilmesi tedavisinde ilk adım, durumun kapsamlı bir periodontal muayene ile değerlendirilmesidir. Bu muayene, çekilmenin nedenini (periodontal hastalık, agresif fırçalama, maloklüzyon, ortodontik tedavi sonrası komplikasyonlar vb.), çekilmenin derinliğini, genişliğini ve dişi çevreleyen kemik desteğinin durumunu belirlemeyi içerir. Radyografik incelemeler, kemik kaybının derecesini tespit etmek için büyük öneme sahiptir. Etiyolojinin doğru tespiti, tedavinin başarısı için temel teşkil eder. Tedavinin ilk basamağında genellikle diş eti iltihabını kontrol altına almak amacıyla profesyonel diş taşı temizliği ve kök yüzeyi düzleştirme (küretaj) işlemleri uygulanır. Bu işlemler, diş kök yüzeyindeki bakteri plağı ve tartarı temizleyerek diş eti sağlığını iyileştirmeyi hedefler.

Diş Eti Grefti (Yumuşak Doku Grefti) Uygulamaları

İleri derecede diş eti çekilmelerinde en yaygın ve etkili cerrahi tedavi yöntemi diş eti greftleridir. Bu teknikler, açığa çıkan kök yüzeyini örtmek ve kaybedilen diş eti hacmini geri kazandırmak amacıyla uygulanır. Diş eti grefti, genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilir ve ana hedef, çekilme yaşanan bölgeye sağlıklı bir yumuşak doku parçası nakletmektir.

• Bağ Dokusu Grefti (Subepitelyal Bağ Dokusu Grefti): Bu teknikte, genellikle hastanın damağının üst kısmından (epitel altı bağ dokusundan) küçük bir doku parçası alınır. Bu bağ dokusu, çekilmenin olduğu bölgedeki diş eti flebinin altına yerleştirilir ve açığa çıkan kök yüzeyini örtmek üzere konumlandırılır. En sık tercih edilen ve yüksek başarı oranına sahip greft türüdür.
• Serbest Diş Eti Grefti (Serbest Gingival Greft): Damaktan doğrudan bir miktar epitel içeren diş eti dokusu alınarak çekilme alanına dikilir. Bu yöntem, özellikle keratinize diş eti bandının artırılması gerektiğinde tercih edilir ancak görünüm açısından bağ dokusu greftine göre dezavantajlı olabilir.
• Pedikül Grefti (Lateral Kaydırma Flebi): Diş eti çekilmesinin olduğu dişin hemen yanındaki sağlıklı diş eti dokusu, çekilme alanına doğru kaydırılarak kök yüzeyi örtülür. Bu teknik, yalnızca çekilme alanının yanında yeterli miktarda sağlıklı diş eti dokusu bulunduğunda uygulanabilir.

Greftin alınacağı bölgenin (donör bölge) ve uygulanacağı bölgenin (alıcı bölge) titizlikle hazırlanması, greftin başarılı bir şekilde entegrasyonu için önemlidir.

Yönlendirilmiş Doku Rejenerasyonu (YDR)

Diş eti çekilmesine kemik kaybı da eşlik ettiğinde, diş eti greftleriyle birlikte veya tek başına Yönlendirilmiş Doku Rejenerasyonu (YDR) teknikleri kullanılabilir. Bu yöntemde, diş eti dokusu ile açığa çıkan kök yüzeyi arasına biyolojik olarak uyumlu, yarı geçirgen bir membran yerleştirilir. Bu membran, hızlı büyüyen diş eti hücrelerinin kök yüzeyine ulaşmasını engelleyerek, yavaş büyüyen kemik ve periodontal ligament hücrelerinin kök yüzeyinde yeniden oluşması için alan ve zaman sağlar. YDR, kaybedilen periodontal dokuların (kemik, sement, periodontal ligament) yenilenmesini hedefleyerek dişin stabilitesini artırır.

İleri derecede diş eti çekilmesi tedavisi, kapsamlı bir teşhis ve uygun cerrahi müdahale gerektiren kompleks bir süreçtir. Tedavi protokolleri, çekilmenin şiddetine, etiyolojisine ve hastanın genel ağız sağlığına göre bireyselleştirilir. Diş eti grefti uygulamaları (bağ dokusu grefti, serbest greft, pedikül grefti) ile açığa çıkan kök yüzeylerinin örtülmesi ve görünümün iyileştirilmesi hedeflenirken, kemik kaybının eşlik ettiği durumlarda yönlendirilmiş doku rejenerasyonu gibi ileri teknikler kullanılır. Başarılı bir tedavi, sadece görsel ve hassasiyet sorunlarını gidermekle kalmaz, aynı zamanda dişlerin uzun vadeli sağlığını ve stabilitesini de garanti altına alır. Tedavi sonrası düzenli ağız hijyeni ve periodontal kontroller, elde edilen sonuçların sürdürülebilirliği için hayati öneme sahiptir.